1 Mart 2016 Salı

13 Şehir :)


                                   
Merhabalar,
Sonunda buluşa bildim tekrar burasıyla, zaman ne kadar hızlı akıp geçiyor bir türlü anlayamıyorum. 
öncelikle burayı kimse için değil kendim için oluşturdum, her istediğimi özgürce yazabilmek, paylaşabilmek, içimde kileri her zamanki şeffaflığımla ortaya dökebilmek için. İsterim ki her gün burada bir şeyler paylaşayım, ancak yoğun bir iş dünyam var. 2010-2011 yılında mezuniyetim le birlikte ilk olarak başladığım Memorial hastanelerinde bu kadar değildi sıklığım, sonrasında 3 buçuk yıla yakın baş diyetisyen olarak çalıştığım Anadolu Sağlık Merkezi kurumlarında ise oldukça arttı danışanlarım iş yüküm, mutfak ekibim vardı, her sıkıldığımda yanlarında bir nefes aldığım, Deniz ustam, sonra Ömer vardı, sağ kolum, her isteğime koşan, Elif vardı, gizli sırdaşım, kimsenin bilmediklerini bilen ve Kop vardı, ilk gördüğüm günden bugüne yanımda olan ve hala peşimi bırakmayan :) şuanda kendilerinden bahsettiğim den bir haber (belkide hiç öğrenemeyecekler) hayatlarına devam ediyor olsalar gerek. stajyerler, toplantılar, yatan hastalar, uluslar arası ilişkiler :) derken Anadolu sağlık merkezi hasta sayısı ve klinik vakaları ile bir kaç samimi doktor arkadaşımla asla unutamayacağım anılara vesile oldu bana. Başım sıkıştığında onkolog arkadaşıjm Ahmet Yanar vardı mesela, sabahları servisi kaçırdım mı imdadıma yetişirdi, her sıkılıp konuşmak istediğimde yan odamda olan sevgili doktor hiç bıkmadan beni dinlerdi. Sertaç beyin ekibine öyle kimse giremezdi, zarla zorla beni seçmişti ki Gökhan vardı orada da, sevgili arkadaşım, Gökhan Kuşdemir, şimdi konyada küçük kızı ve sevgili eşiyle dokturculuk oynamaya devam ediyor. Onunla da bitmek tükenmek bilmeyen bir diyet polemiği yaşardık, Gökhan hep kilo vermeye çalışır ben se hep 5 çayında onu colombusa indirirdim :) ve tabi bizim diyet uçardı. Özlem vardı Colombus kafede, tatlı mı tatlı özlem, her geldiğimde çay ikramı ile beni şımartırdı, çay dediğime bakmayın he doktorlar için çay ölümcül önemlidir :) Gelelim bu süreçte her ağladığımda destek olan Doc'a, pek çok kez beni en yakınlarımın elinde haksız yere ezilmekten, pek çok kez saçma sapan insanlar bana kötü davrandığında ağızlarının payını vermekten çekinmedi. Kısacası o da bu grupta.. 
Nerden başladı hastane deneyimleri bilmiyorum ama, esas konu tüm 3.5 yıl içerisinde gezdiğim gördüğüm ülkelerdeki en unutulmaz anılarımla ilgiliydi. Kısaca özet geçeceğim ki unutmayayım sonrasın :)

ROMA: Aşk çeşmesine attığım 1 lira ve yanıma gelen basketçi olduğunu söyleyen 1.50 20 yaşındaki velet :D bana da bu rast gelirdi zaten.

FLORANSA: Erenin en sevdiklerinden. ( ben hala neyini bu kadar sever anlamam :)) Kardeşimle nehir kıyısında gülmekten ağlarken konuştuklarımız. ( onlar aramız da kalsın.)

VENEDİK: Çantası kaybolan sena ve sigarayı yiyen ama 'yapacak bir şey yok' diyen Eren:D çanta için tam 2 dk kada karşı kıyıya koşan Sercan, ve çantanın yakışıklı gondolcu dan çıkması :D

AMSTERDAM: İlk ayak bastığımda kokusundan midem kalkan ama, çilekli çikolatası ve Erenin otele götürülmesinde yaşadığım onca komik olaya unutulmazlarım arasında :)

PARİS: Hayallerimin şehri. Gerçi yılbaşına Champs-Elysees'de sakın girmeyin birden 2 milyon kişi doluşabilmekte ve aralarında sıkışıp kalabilmektesiniz. Yinede yaşadığım en eğlenceli yılbaşıydı. 
Zenci bi adamın bize bakışlarıyla Senanın şimdi gelecek görürsün demesi :D

BRÜKSEL: Ne güzeldir tren yolculukları :D

BARCELONA: Tabiki BARÇA stadı :) vallahi erkekleri anlamak güç olmamalı. ama en iyi anımsa söz konusu olan kesinlikle cadde de yürürken ki rahatlığım ve huzurum hiç aklımdan çıkmayan, zira taksim meydanında bile bu kadar rahat yürüyemedim hiç :) Ve en önemlisi benim deniz sevdam ve internetim yüzünden kaçırdığımız bir Madrid uçağı var tabi, arkamızdan gelen kardeşler çok şanslıydı sanki :D p.s: Barcelonata da denize girmek inanılmaz keyifliydi. 

MADRİD: Tabiki saraya bakarak üstsüz güneşlenen insanları unutamıyorum :D üstelik Sercanın Saray işte içinde ne olabilir ki dediğinde Erenin dumur oluşu :)

LONDRA: Soğuktan donarak ölmek bence :) ama tanıştığım iki dünya iyisi insandan bahsetmezsem olmaz, Gülşah ve Murderwolf :D bu evli çift tatlı mı tatlı, şeker mi şeker di :) içtiğimiz çilekli biralar ve gece nazzy ablamla gezmelerimiz olmasa (akrabaların yarısı Londrada) keyfi çıkmazdı sanırım.

EDİNBURG: İşte güzellik tanımının benim için açılımı :) denizi ve yeşili. Aşık olduğum bir şehir, Zaten filmlerinden bellidir. Bknz: Cesur Yürek. Tabi esas büyüleyici kısmı cadılar ve büyülü şehir olması, her evde bir hayalet olduğu ve gece ortaya çıktığı kısmı, hem korkup hem içten içe pis pis gülmek bu olsa gerek:)

DUBLİN: Pek bir şey anlamamıştım, Temple Bar ve dans eden insanları görene kadar, tıpkı vikingler gibi, aynı danslar, tahta bardakta biralar, müziklerine aşık olan Sena :) Şansın ülkesi Dublin, Bende 2014 te oradaydım ve 2015 ime bakılırsa doğru mu doğru bence:)

BANGKOK: Lütfen biri bana bu kokuyu açıklasın!! Peki bu kokuda bu insanlar nasıl bu kadar mutlu, ellerini çenelerinin arasında birleştiren ve ne derseniz diyin mutluca gülümseyen insanların topluluğu. Fakirlik, kirlilik, koku sanki umurlarında değilmiş gibi, ben aç kaldım işin aslı ama otelimiz Easten Grand kesinlikle tavsiye edilir. 7. katındaki havuz gece açılıyor ve bütün Taylandı görme şansını size veriyor. Hemde yüzerken. 

PHUKET: Tatil deniz, kum, güneş ise eğer Phuket kesinlikle doğru yer :) O cam mavisi denizde yağmurun altında yüzdüğümü hiç unutamayacağım sanırım, Herkes ömründe bir defa Puket'e gitmeli bence, o cam mavisi denizde binlerce deniz canlısıyla yüzmenin keyfini sürmeli, ben ki korkak Nilay sudan çıkmak istemediyse. Ancak yemek konusunda Tayland tam bir kültür. Thai yemeklerini sevmiyorsanız yanınızda mutlaka bisküvi götürmelisiniz :) p.s: senide unutmadım 'honeymooonnn mucuk mucukkkkk' :D 

 
Sırada ne mi var :) Hadi burdan açıklayayım, nasılsa kimseler görmez Erende bana kızmaz:) Sırada Avrupada ki son turlarımız, Prag, Viyana, Budapeşte, Berlin var:) Sonrasında ise Newyork, Orlondo, Miami :) gezmeye azcık ara vermemiz gerekebilir sonrasında ama sonraki ilk durak Los Angeles ve Las vegas olacak bilesiniz :) 

hepsinin bir ortak paydası var, Son iki seferi Eş, Aşk, Huzur Kocişimle paylaşsam da, ilk turların tek mutluluğu, en büyük keyfi, nefesi ve eğlencesi sol yanım, benim çocuğum canım kardeşimdi :) Onlar iyi ki varlar :) Hayatımın her anında, her zaman, iyi ve kötü yanımda olan, can kardeşim, kan kardeşim, herşeyim seni çok seviyorum :) Hep sevicem, minik kuzular :)


İyi gecelerrrrrr......

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder